Röportaj: Işıl Alben (Galatasaray Dergisi)
11.06.2008 12:00
Küçük Dev Kız
IŞIL ALBEN
Basketbola belki de iki kere başladı. 12 yaşında ailesi ablasını okula getirdiğinde o kendine bir basket topu, bir de salon buldu. Önce Adana’ya gitti, sonra çok sevdiği renkler için İstanbul’a döndü. Işıl Alben, Eurolig’i ardından da WNBA’i hedefliyor ama her şeyden önce en iyi maçını oynamak için sezon sonundaki şampiyonluk maçını bekliyor.
(Galatasaray Dergisi, Ocak 2008, Sayı: 63)
Basketbola başlarken… İlkokula giderken okul bahçesinde ufak tefek futbol topunun peşinden koşturan bir çocuğu beden eğitimi öğretmeni fark eder. Ama futbolcu olması için değil. Hemen yanına çağırır bu küçük çocuğu. O günden sonra hayatı değişecektir Işıl Alben’in. “O gün basketbol topunu elime aldım, bir daha bırakmadım” diyor genç basketbolcu. “Peki neden futbolcu olmadın” sorusuna, “Şartlar ağırdı, futbolcu olsam, onu da çok iyi yapardım” diye cevaplıyor. Daha sonra ailesi razı olmamış bu küçük bedenin saatlerce top peşinde koşturmasına. Ama insan bir şeyi yapmak istedi mi, onun önünde kimse duramaz. Işıl’da da böyle olmuş. Ablasını liseye götürdükleri sırada, ablasının okuluna yakın olan İstanbul Üniversitesi Spor Salonu’nda bulmuş kendini. Gerisi mi? Çok zor olmamış, 1998 yılında İstanbul Üniversitesi Altyapısı’nda başladığı basketbol yaşantısı geçtiğimiz sezonun başına kadar aynı kulüpte devam ettirir. Tam sekiz sene boyunca bu kulübün altyapısında görev yapar. Bu süre içinde de kendisine hatırı sayılır bir başarı koleksiyonu hazırlar. Işıl Alben; bir küçük, üç yıldız, beş genç bayanlar Türkiye birinciliği, bir kez de yıldız bayanlar Türkiye ikinciliği kazanır. Oğuz Kağan Koleji ile liselerde üç Türkiye birinciliği ve bir dünya altıncılığına imza atar. Altyapıda oynadığı Türkiye şampiyonalarının hepsinde en iyi oyun kurucu ödülü Işıl Alben’in olur.
Işıl’ın bu şartlar altında fark edilmesi uzun sürmez, 116 kere milli takımın formasını giyen genç oyuncunun transferi geçtiğimiz sezonun başında BOTAŞ’a gerçekleşmiş. BOTAŞ’ta beklediği kadar zorlanmadığını şu sözlerle anlatıyor Işıl: “Adana takımındaki iyi ortamı iyi değerlendirdim, her şeyin başlangıcında olduğu gibi, orasının da başlangıcı zordu ama daha sonra her şey oturdu”.
Ve Galatasaray... Bir gün Işıl Alben’in telefonu çalar. Arayan Galatasaray Bayan Basketbol Bölüm Direktörü Mihriban Oğuz’dur. Kendisine Galatasaray’da oynamak ister misin, diye sorar. Teklifin taraftarı olduğu takımdan gelmesi Işıl’ı çok sevindirir ve hemen kabul eder. Avrupa’nın güçlü ligleri olan İspanya, Rusya ve Polonya’dan ciddi teklifler olmasına rağmen... Galatasaray’ın hedefleri onu çok heyecanlandırmış. “Türkiye’de şampiyonluk yaşayacaksam bu Galatasaray forması altında olmalı” diyor, Galatasaraylı Işıl. Hedeflerinden ise vazgeçmiyor, bir gün Eurolig’de şampiyonluğa oynayacak bir takımda forma giymek, ardından da WNBA’de oynamak Işıl’ın sırada bekleyen hedefleri. Işıl Alben için artık hedefleri gerçekleştirme zamanı. Anne tarafına yakın olarak büyüyen Işıl’a bu durum fanatik Galatasaray taraftarlığı olarak dönmüş.
Işıl, artık profesyonel basketbolcu, altyapılarda oynarken kızlarına kıyamayan aile için, bugün değişen bir şey olmamış, küçük kızları dizlerinin dibinde otursa razı olurlar. Ev hanımı bir anne ile ticaretle uğraşan bir babanın kızı olan Işıl’ın bir ablası var. “Aslında ailem basketbol oynanamama karşı değil ama beni devamlı görmek istiyorlar, tabii bir yandan da destek oluyorlar” diyor genç basketbolcu bu durumu özetlerken. Peki, eğitim diye soruyoruz Işıl’a, Türkiye’de mümkün mü, ikisinin de bir arada yürümesi? “Geçen sene İstanbul Üniversitesi’nde okuyordum. Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulları bölümde. Ama geçtiğimiz sene bırakmak zorunda kaldım. Spor ve eğitim ikisi bir arada çok zor. Bu işi yapmak istiyorsanız eğitimden vazgeçmek gerekebiliyor. Mutlaka sürdürenler oluyor ikisini bir arada ama çok kolay değil” diye cevaplıyor.
Galatasaray’ın bu sene yeni bir takım olduğunun altını çizen Işıl, yeni bir takım olmanın sıkıntısını çektiklerini söylüyor. “Öyle ki, hazırlıklara o kadar geç başladık ki biz hazırlıklara başladığımızda bazı takımlar üç tane hazırlık turnuvası tamamlamıştı” diyor. Peki ne yaparız bu sene diye sorduğumuzda ise, “Kağıt üstünde çok iyi bir takımız. Bir sinerji yaratmamızla birlikte her şey çok daha kolay olacak. Takımın hedefleri ile ilgili olarak fazla bir şey söylemeye de gerek yok. Şampiyonluk hedefimiz ve olacağız” diyor iddialı bir şekilde.
“Düşlerimde bir çocuk” Milli takımların bütün yaş gruplarında forma giymiş. 116 kere milli olmuş Işıl Alben. Fakat bu noktada içinde kalan bir üzüntüsü ortaya çıkıyor genç basketbolcunun. Milli takımla hiçbir takım başarısı yakalayamamış. Tabii ki milli takımla katıldığı şampiyonalarda birçok kişisel başarı sağlamış. 2004 Genç Bayanlar Avrupa Şampiyonası’nda en iyi oyun kurucu ödülünü alan Işıl, 2005 senesinde ise Ümit Bayanlar Avrupa Şampiyonası’nda asist kraliçesi olmuş.
O da bayan basketbolunun hak ettiği değeri görmediğinden dertli. Bu yatırımların tribünlerin dolması için yeterli olmadığını düşünüyor, tribünlerin dolmasının başarı ile paralel olduğunu söyleyen Işıl, “Fenerbahçe ile oynayacağımız finalde tribünler dolacaktır” diyor. Peki normal akış içinde neden bayan basketbolu ilgi görmüyor diye soruyoruz, “Topların küçülmesi basketbola bir heyecan katıyor. Uzak şutlar girebiliyor. Uzun boylu oyuncuların smaç yapmasına yönelik olarak potaların alçaltılması düşünülmüştü. Basketbolun kalıplaşmış kuralları olduğu için çok da fazla değişiklik yapamıyorsunuz. Belki potalar alçalabilir. Belki başka bir şey ama ilginin artacağına ben inanıyorum” diyor Işıl Alben.
Futbolla çok yakından ilgilendiğini basketbola başlangıç hikâyesinden anladığımız Işıl, ayrıca koyu bir Galatasaraylı. Maçlara gidemediğini söyleyen oyuncu, “Ama 20.45’leri iyi bilirim” diyor.
Gençler Avrupa Şampiyonası’nda Fransa’ya son saniyelerde kaybettikleri maçı unutamamış. Maçın ardından sahanın ortasında yatan Işıl’ı sahadan çıkarmak biraz zor olmuş. Sonunda sahadan kucaklarda çıkan basketbolcu, “O maçı kazansak biz de madalya alabilecektik” diyor.
“Düşlerimde bir çocuk” adlı projede de yer alan genç basketbolcu astımlı çocuklara yardım için düzenlenen organizasyonlarda tedavilerinin fiziksel egzersizleri ile yapılan bölümlerde görev yapıyor. Işıl bu projeyi şöyle anlatıyor: “Projenin amacı her çocuk bir umuttur. Ama bunun ilk ayağını astımlı çocuklara basketbolu başlatmak için attık. Çocuklar kampta altı ay süresince düzenli olarak spor yapıyorlar ve yüzde 90 iyileşme gösteriyorlar”. Bu kadar yoğunluğun arasında bu önemli işlere vakit ayıran sporcumuzu biz de kutluyoruz.
Bu keyifli söyleşinin sonuna gelirken Işıl’a en iyi maçını oynadın mı, diye soruyoruz, Işıl da bizi, “En iyi maçımı oynamadım herhalde, bu daha önce de aklıma geldi. Bu sene şampiyonluğu hedefliyoruz. Şampiyonluğa ulaştığımız maç belki de en iyi maçım olur” cümlesiyle cevaplıyor.
İnternet tutkunu… Işıl Alben’in en büyük keyfi internet, çok uzun zaman geçirdiğini söylüyor internetin başında. Online oynanan savaş oyunları hastalığı onu da sarmış. Televizyon dizisi 24’ü kaçırmıyor. İstanbul’da dışarıya çıkarken mekan tercihini Taksim’den yana kullanıyor. Işıl’ın bunlar dışında en çok yaptığı şey ise uyumak...
13 Haziran 2008 Cuma
|
|