Cop Kullanmak!..
Cop kullanmak!.. Alpaslan Dikmen - 19.11.2006
Önce, Antalya’dan İstanbul’a dönen G.Saray taraftar otobüslerinin pusuya yatmış bazı kalleşlerce, karanlıktan da yararlanılarak, taşlandığını öğreniyorum.
Sonra, ultrAslanların otobüslerden indiğini, onların indiğini görünce taş atanların, yine karanlıktan ve arada bulunan su kanallarının yardımıyla, tabanları yağlayıp kaçtığını…
Ancak, bir anda ortaya çıkan emniyet güçlerinin tekme, sille ve coplarla G.Saraylı taraftarlara adeta saldırdığını, yaklaşık 7-8 dakika kadar resmen sokak kavgası yapıldığını… Bir otobüsün iki camının kırıldığını ama taş atanların sadece bir camı kırdığını, polisimizin de diğer camı kırdığını (!) da öğreniyorum.
Şimdi soru şu: Madem emniyet güçleri her zaman olay olan ve şehre gelen misafir takım taraftarının taşlandığı Kepez bölgesindeydi, o zaman yol emniyetini alıp taş atanlara neden engel olmadılar da, misafir taraftara müdahale ettiler?
Bakın olay o kadar basit değil; Başına cop darbeleri yiyen 17 yaşındaki bir G.Saraylı yolda sürekli kusmaya başlar ve tribün ağabeyleri tarafından Isparta’da hastaneye zor yetiştirilir… Çünkü bir gözü mosmor olan çocuğun kafatasında da bir çatlak vardır… Başka taraftarlar da hazır hastaneye gelinmişken tedavilerini yaptırmışlardır…Çünkü neredeyse hepsinde arıza vardır. Velhasıl çocuğun durumu çok kötüdür… Tedavi yapılırken oranın doktorları Isparta emniyetine haber verirler… Birileri, taraftarlara, isterlerse rapor alabileceklerini ve şikayetçi olabileceklerini söylerler… O sırada hastaneye gelen eski Beyoğlu Emniyet Amiri taraftarlarla çok ilgilenir… O da çok üzgün olduğunu söyler… Bu ilgi karşısında memnun olan taraftarlar da Antalya’da kendilerine saldıran polislerden şikayetçi olmaktan vazgeçerler.
Bu arada Antalyalı G.Saraylılar Derneği Başkanı Dr. Gökmen Güzel’den birkaç gündür devlet erkanının Antalya’da olduğunu, polisin gerginliğinin de bu yüzden olabileceği gibi bir bilgi alırken bugün gazeteyi açıyorum ve Türk Polisinin ruh sağlığı ile ilgili yapılan bir araştırma görüyorum.
Elbetteki, polisini ve askerini yürekten seven bir Türk olarak onların yaşadıklarını çok yakından izliyorum, biliyorum ve üzülüyorum… Çünkü çok daha iyi şartlarda yaşamaları ve görev yapmaları gerektiğine inanıyorum ama bu her önüne gelene Allah yarattı demeden vuranların da Sayın Hülya Cerrah’ın katkılarıyla 2004 yılında açılan Psikolojik Rehberlik ve Danışma Merkezi’nde eğitime alınmasını gerekli görüyorum…
Olmaz!.. Altı üstü bir futbol maçından dönen 17 yaşındaki bir çocuğun kafasında çatlak bırakacak kadar kararmamalı gözler.
19 Kasım 2006 Pazar
|