Ulufe mi? Hadi canım…

Ulufe mi? Hadi canım… / Alpaslan Dikmen / 18.01.2007

Fenerbahçeli köşe yazarı bir yazısında aynen şu sözleri iletmiştir okuyucularına:

“Fenerbahçe, stadını kendi öz kaynaklarıyla inşa etmiş, kimseden ulufe istememiştir.
Galatasaray Lisesi, Osmanlı'dan günümüze miras olduğu için belki geleneğinde devletten
ulufe almak vardır. Galatasaray yönetiminin ısrarla böyle bir ulufe peşinde koşmasının
ardında da bu geleneğin bir etkisi olabilir.”

Cumhuriyet döneminde, eski başbakanlarımızdan rahmetli Şükrü Saraçoğlu tarafından 1
Türk Lirasına (bir tl.) Fenerbahçe Kulübü’ne hibe edilen Papazın Çayırı ulufe olmuyor da Mecidiyeköy’ün göbeğinde yüzlerce milyon dolar değerindeki stat yeri devlete verilip, yerine
arsa değeri olarak kıyaslanamayacak bir yerin alınacak olması ulufe oluyor öyle mi?

Arsaların değerleri ve stadın Mecidiyeköy’den Aslantepe’ye taşınmasının Galatasaray’a eksileri
ya da artılarından bahsetmeyeceğim. Çünkü, nasılsa yetkili, yetkisiz herkes bu konular hakkında
-hem de bir çoğu hiçbir şey bilmeden- ahkam kesiyor.

Benim bir Galatasaraylı olarak söyleyeceğim şey şudur: Gönlüm elbetteki Ali Sami Yen Stadı’nın Mecidiyeköy’de, aynı arsada ‘çeşitli sosyal komplekslerle birlikte’ spor salonu da dahil edilerek,
yeniden yapılmasıdır. Bunun kaynağını bulmak 30 milyonluk bir camianın idarecileri için hiç de
zor değildir, kanımca.

Gelelim Osmanlı meselesine, önce ‘2. Beyazıt kimdir?’ bunu bir hatırlatalım: 2. Beyazıt, Fatih Sultan Mehmet Han Hazretlerinin oğlu, Şir Pençe Yavuz Sultan Selim Han’ın babası, Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman Han’ın da dedesidir.

En büyük Osmanlı İmparatorlarından Sultan 2. Beyazıt Han tarafından kurulan bir okula, sırf bu
kulüp o okuldan doğdu diye, cümle arasında da olsa, kin kusmak etik; ecdadımıza laf sokuşturmak
da kimsenin haddine değildir.

Sevgili dostlarımız şu çamur atma muhabbetinde de bir şeylere karar veremiyorlar bir türlü. Galatasaray Osmanlı mı?.. Fransız mı?.. Bunlara dair iftiralar ve komedi ikrarları da oluyor
zaman zaman. Örnek; "G.Saray’ı Fransızlar kurdu" deyip akıllarınca dalga geçiyorlar. Ondan
sonra da F.Bahçe’nin Saint Josephlilerce (S.J.’lileri tenzih ederim ama o okul Fransız Rahipleri Cemiyeti'ne bağlı bir lisedir) kurulduğunu söyleyip, övünüyorlar... Bitti.