Anlamlı ziyaret!
Anlamlı ziyaret! Zafer Ertem (Fotomaç - 09.06.2007) http://www.fotomac.com.tr/2007/06/09/yaz1360-50110-106.html
G.Saray ile taraftar arasındaki sevgisizlik ve ilgisizlik makası her geçen gün açılıyor. Taraftarlar kulüplerin hayat damarlarıdır. Bu damarı kesilen, hasara uğrayan ya da bir nedenle zedelenen bir kulübün kalıcı başarılar elde etmesi mümkün değildir. Tabii ki bu ilgi ve sevgi karşılıklı olmalıdır. Taraftar da taraftar gibi davranmalı kulübüne maddi manevi zarar verici hareketlerden kaçınmalı, yönetimine destek olmalı coşkuyu nasıl paylaşıyorsa üzüntüyü de paylaşmayı bilmelidir. Sarı-kırmızılı kulüpte geleneksel değerlerin bir bir tükendiği ortada. Taraftarın iddiası o ki yönetim verdiği hiçbir sözü tutmuyor, söylediği hiçbir vaadin arkasında durmuyor, icraat değil sadece konuşuyor. Ekonomik kriz zirvede yönetimin ise eli kolu bağlı. Rakiplerin transferlerini yakından izleyen taraftarda sıkıntılarını bir şekilde kamuoyna iletmek için tribünlerde pankart, kent merkezlerinde bilboard medyada ise gazete ve internet sitelerini araç olarak kullanıyor. Bence etik olmasa da başkanlarını her dem istifaya davet ediyorlar.
İşte ultrAslan’ın, maille attığı "Ziyaret" başlıklı hiciv yüklü mesajını aynen aktarıyor, yorumu da size bırakıyorum.
Misafiriniz var başkan!
O sabah hava biraz basık, biraz kasvetliydi. Başkan Canaydın kulüp binasındaki odasında günlük gazeteleri takip edip, internet sitelerinde kendisine muhalefet eden yazıları okuyup keyif yapıyordu! Telefonu çaldı, sekreter biraz şaşkın biraz korkarak "Sayın başkan, burada bir beyefendi var sizinle görüşmek istiyor" dedi. Başkan her zamanki rahat ve vurdumduymaz tavrı ile "Kimmiş o?" diye sordu. Sekreter, sesi titreyerek, "Ali Sami Bey" deyiverdi. Başkan tam olarak ne olduğunu anlamamış, bazılarının kendisine kötü bir şaka yaptığını düşünmüştü. "Yolla bakalım, gelsin" dedi. Birkaç saniye sonra kapı açıldı. Başkan gözlüğünü takarak dikkatlice baktı ve suratı bembeyaz oldu! Bu şakayı kim yapıyorsa gerçekten çok iyi hazırlanmıştı. Ya da.. Ama ama bu olamazdı.. Karşısındaki resmen Ali Sami Yen Beyefendiydi... Birkaç kelime söyleyecek oldu, sesi titredi... Zaten Ali Sami Bey de eliyle "sus" işareti yapmıştı. Ve büyük insan, başkan Canaydın’ın karşısına oturdu. Yüzüne ise hiç bakmıyordu. "Sakın sözlerimi kesme Özhan" dedi. Zaten başkanın konuşacak dermanı kalmamıştı!
Seni izliyorum Özhan!
"Epeydir seni takip ediyorum Özhan, yaptıklarını izliyorum. Her yeni gün belki hatalarından vazgeçersin diye bekledim ama değişen bir şey olmadı. En sonunda Emin Bülent, Asım Teyfik ve diğer arkadaşlarla oturduk, konuştuk ve sana gelmeye karar verdim. Sen nasıl bir Galatasaraylısın Özhan? Benim sevgiyle kurduğum kulübü sevgisizlik yuvası haline getirmişsin. Yakışıyor mu Galatasaray’a bunlar Özhan?" dedi. Başkan Canaydın cevap verecek oldu, Ali Sami Bey "Ben konuşurken sen dinleyeceksin Özhan" dedi... Başkanın nefesi kesildi. "Bak evladım Özhan, senin müşteri dediğin insanlar benim kurduğum kulübün ebedi sahipleridir. ’Çocuklarım’ dediğim mirasçılarımdır. Sen onlara eziyet edemezsin. Bu kulüp senin fabrikan değil, benim yarattığım ve nesiller boyu devam edecek bir emanettir. Bu kulüp Türk olmayan takımları yenmek için kurulmuştur. Unuttun mu bunları, sana devredilen manevi mirası yedin bitirdin Özhan..." diyerek sesini iyice yükseltti ve ayağa kalktı... Sonra başkan Canaydın’ın gözlerinin ta derinliklerine baktı "Şimdi tekrar istirahatgahıma dönüyorum, sakın bir daha benim ve arkadaşlarımın kemiklerini sızlatma Özhan?" dedi ve geldiği gibi selam bile vermeden, çıktı gitti.
Başkan Canaydın kaskatı kesilmiş, olanların rüya mı, yoksa gerçek mi olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ta ki birkaç dakika sonra telefonu tekrar çalana kadar. Başkan gariptir yine elleri titreyerek telefonu kaldırdı, sekreteri bu sefer daha titrek bir sesle "Başkanım, bir bey geldi adının Metin Oktay olduğunu söylüyor!"
YORUMLAR İÇİN TIKLAYINIZ:
9 Haziran 2007 Cumartesi
|
|