Kodum mu oturturum anlayışının sonu
- Usta kalem Ahmet Çakır’dan çok güzel bir yazı - Yazının özellikle son kısımlarında Türk medyasının ne durumda olduğunu kanıtlıyor adeta.. - Araştırmadan, soruşturmadan her şeyi sallayan, gazeteciliğe adeta ihanet eden sözde gazetecilerin bazı şeyleri anlaması gerek artık...
'Kodum mu oturturum' anlayışının sonu Ahmet Çakır Zaman - 29.12.2007
Geçen hafta Milliyet’te Nilay Yılmaz arkadaşımız harika bir yazı yazdı. ’Hey gidi Toroğlu hey!’ başlıklı yazı, Erman hocanın futbol dışındaki bazı konularda ileri sürdüğü ’müthiş’ fikirlerin nasıl bir duvara tosladığını anlatıyordu. Biliyorsunuz, Erman hocamız sadece futbolun ve hakemliğin değil, bu memlekette olup biten her şeyin en üst düzey bilirkişilerinden biri olan Türk büyükleri arasındadır.
Ülke güvenliği ve esenliğiyle ilgili konularda bile Toroğlu, çok önemli fikirlere sahip olduğuna inanır. Yakın geçmişte nasıl bir genelkurmay başkanı istediği yolundaki düşüncesi de bunlar arasında seçkin bir yer tutuyordu. Toroğlu’na göre genelkurmay başkanı dediğin barışçı ve işini bu anlayışa göre yapan biri olmamalıydı. Tam tersine, ’kodum mu oturtan’ bir yaklaşım içinde, etrafa korku salan biri olarak bu görev yapılmalıydı. Toroğlu, askerin de polisin de bu anlayış içinde olması gerektiğini birçok kez dile getirmişti. (Bunun örnekleri Nilay Yılmaz’ın yazısında var. Başka yerlerde de rahatlıkla bulunabilir.)
Fakat şimdi polisin Lig TV kameramanlarını dövme olayı gündeme gelince iş epeyce değişti. Toroğlu bu kez ’Nasıl yaparlar efendim!’ tarafına geçiverdi. O kadarla da kalmayıp "Bunları benim oğluma yapacaklar ki neler yaparım biliyor musun?" türünden sözler etti.
Hemen şunu söyleyelim, bu tür "laf kabadayılıkları" kulağa hoş geliyor ama ne yazık ki hiçbir şey yapamazsınız sevgili Toroğlu! Ne yani, Allah göstermesin böyle bir durum ortaya çıktığında gidip o polisleri mi döveceksiniz? Böyle bir şeyi aklınızın kıyısından geçirebilecek kadar ülke gerçeklerinden bihaber olabileceğinizi sanmıyorum.
Peki, o polisleri sürdürecek misiniz? Bildiğim kadarıyla zaten yüzde 80’i buna gönüllü. Çünkü sınırlı maaşları ile İstanbul, Ankara gibi metropollerde yaşamak onlar için işkence...
Erman hoca dahil olmak üzere hepimiz için en büyük güvence, hukuktur. Ne kadar ağır-aksak işlese, ne kadar derde deva gibi görünmese de çağdaş demokrasilerde bundan daha büyük bir güvence bulunabilmiş değildir.
Erman hoca gibilerin yaparım dediğine hukukta "İhkak-ı hak" denir. Yani sizi döveni siz de döversiniz, olur biter! Böyle bir anlayış, vahşi batı döneminde kalmıştır.
Ancak Erman hocanın fikirleri de zaten oralarda kalmış gibi görünmektedir. Bu fikirler kendi kafasında kalsa önemi yok ama milyonların önünde bunları sürekli dile getirince iş değişiyor. (Bizim okurlar arasında bile o dönemde ’Toroğlu haklı, sen yanılıyorsun’ diyenler hiç de az değildi.)
Bu vesileyle, kameraman arkadaşlarımızın dövülmesi olayını da kınadığımızı söylemeden geçmeyelim. Polis sadece sözde değil uygulamada da yasal çerçeve içinde görev yapmalı. Erman hoca anlayışına ne vatandaş ne de polis itibar etmeli. Kodum mu oturturum anlayışıyla bugüne kadar hiçbir sorun çözülmedi, tam tersine daha da ağırlaştı...
Lucescu, Cim Bom’da! Spor gazetesi olduğunu ileri süren bir yayın organı, Galatasaray’da Feldkamp’ı gönderip yerine Lucescu’yu getirdi. Hatta ertesi günü bunun Sarı Kırmızılı taraftarlar arasında nasıl bir heyecana yol açtığını bile yazdı. Aynı grubun bir başka gazetesinde konuyla ilgili haber şöyleydi: "Lucescu: Teklif gelirse düşünürüm." Bu örnekten yola çıkıp ’Türkiye’de spor gazeteciliği bu!’ diye bir genellemeye gitmeyeceğim. Ancak seviyenin bunun çok da ötesinde olmadığı ortada...
Kimin bayramı? Geçen hafta galiba tüm sahalarda maçlara "Türk Halkının Bayramı Kutlu Olsun" yazılı pankartlarla çıkıldı. Teşekkür ederiz de bunu yazanlar 5 sözcükle ne kadar büyük bir yanlış yaptıklarının farkına varabilmişler midir?
Neden mi? Yahu bu bayram doğrudan "Türk halkı" ile ilgili bir bayram değil ki! Tüm İslam âleminin bayramı...
Ayrıca, Türk halkı dediğiniz topluluğun içinde sayıları çok az da olsa gayrimüslimler de var... Çok mu önemli? Evet, sandığınızdan da çok üstelik... Dini-milli bayram ayırımını bilmeyen, kendi anadilini doğru kullanamayan, üstelik bu yanlışları milyonların önünde yapan bir kurumdan ve durumdan söz ediyoruz...
Nasıl önemli olmaz!
Torik Necmi’ye başsağlığı! Bir başka spor gazetesinde de Galatasaray’ın unutulmaz futbolcularından "Torik" unvanlı Necmi Erdoğdu’nun eşinin vefat haberi yer alıyordu. Elbette ki bu üzücü haber nedeniyle ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileme nezaketi de ihmal edilmemişti. Gelgelelim, kendisine başsağlığı dilenenler arasında Torik Necmi de bulunuyordu. Belli ki haberi yazan arkadaşımızın Torik Necmi’nin epeyce bir süre önce rahmetli olduğundan haberi yoktu..
(Ahmet ÇAKIR - Zaman)
29 Aralık 2007 Cumartesi
|
|