Ahmet Çakır-Zaman

 

Ne yazık ki bu bir tekrar yazısı. Malum, buna benzer gereksiz tartışmaları biz çok severiz. Mustafa Denizli'nin, Galatasaray'ı şampiyon yapıp yapmadığı böyle bir konu olma yolunda ilerliyor.
Olayın en yakın tanıklarından biri olarak gerçeği daha önceki bir yazımızda anlatmaya çalışmıştık ('Asla düzeltilemeyen yanlışlardan biri', Zaman, 28 Nisan 2009). Ancak konu hakkında sınırlı bilgi edinebilen bir meslekdaşımız tam tersini yazmakta sakınca görmedi. Milliyet'ten Nilay Yılmaz kardeşimiz 'İnternetten baktım, bulamadım' mealinde kanıt gösterip Mustafa Denizli'nin Galatasaray'ı şampiyon yapmamış olduğunu ileri sürdü...

Yılmaz, yazılarını keyifle okuduğumuz bir kardeşimiz. Yüzlerce böceğin bulunduğu spor yazarlığı dünyasının birkaç çiçeğinden biri o. Spor basınındaki birtakım maskaralıkları sergileyen tavrıyla ayrıca ilgimizi çekiyor.

Ancak bu konuyu iyi araştırmadan yazmış. Aslında konuyu Türkiye'de en iyi bilen kişi Alp Yalman'dır. Fakat onu böyle konularda konuşturamazsınız... Aynı kapsamda Mustafa Denizli'nin 'Önemli olan 3 büyük kulüpte de görev yapmak' şeklindeki olgunluğu da görmezden gelinemez.

Buna benzer bir durum 1993-94'te yaşanmıştı. Bir önceki sezon Galatasaray'a bütün kupaları kazandıran Feldkamp işi bırakıp memleketine döndüğü halde yönetim hâlâ 'Hocamız Kalli'dir' diyor ve onun en kısa sürede geri döneceğini ileri sürüyordu.

Derwall, 1986-87 sezonunda 14 yıl aradan sonra gelen şampiyonluğa ulaşırken bunun sadece 3 hafta öncesinde çok acı olaylar yaşamıştı. Rizespor'a 2-0 yenilip şampiyonluğun kaçtığı düşüncesiyle çıldıran GS taraftarı Florya'yı basmış ve Alman hocayı taşlamıştı. Takım şampiyon olduktan sonra Derwall bu olayın kırgınlığını üzerinden atamadı. Ayrıca sağlık sorunları ve 3 yıllık hizmetin yeterli olduğu düşüncesiyle görevi bıraktı.

İşte olayın karıştığı nokta da burası oldu. Sarı Kırmızılı yönetim Alman hocayı bırakmadı. 'Hangi görevle ve ne sıfatla olursa olsun bizimle kal' denildi. Derwall de bu olağanüstü ısrar karşısında 1 sezon daha kaldı. Bu dönemde takımla ilgili işlere sınırlı ölçüde karıştı. Bazı önemli maçlar öncesinde kadro konusunda Denizli ile aralarında anlaşmazlıklar olduğu yolundaki haberler o dönemde de gazetelerde yer aldı. Kişisel olarak Derwall'le en yakın ilişki içinde olma şansını yakalamış bir gazeteciyim. O dönemde çalıştığım Hürriyet'in Alman hocayla anlaşması sayesinde sık sık onunla röportaj yapma imkanını bulurdum. O nedenle hangi dönemde nasıl bir görev yaptığı konusunda en iyi bilgiye sahip kişiyim. O dönemde Milliyet'in muhabiri olan Bahri Havadır ile Cumhuriyet muhabiri Halil Özer de bu olayın en yakın tanıklarıdır.

Ortada bu kadar sağlam tanıklar varken 'İnternete baktım, o dönemde teknik direktör olarak Derwall görünüyor' gibi bir açıklamanın bu işi anlatmaya yetmeyeceğini Nilay Yılmaz kardeşim de kabul edecektir.

SON BİR NOT: Günün birinde herhangi biri Derwall'in hayatını yazar da 1987-88'deki şampiyonluğa da onun adını koyarsa bunun itiraz edilecek bir yanı yoktur. Çünkü o da oradadır. Ancak o sezon takımı şampiyon yapan gerçek teknik adam Mustafa Denizli'dir. Bu kadar açık ve basit.

Taraftarın

GS yönetimine çağrısı...

Galatasaray taraftarlarının yönetimden bir dileği var. Yerine getirilmesi hiç de zor olmayan çok masum ve değerbilir bir istek bu. Kardeşim kadar sevdiğim rahmetli Alpaslan Dikmen'le ilgili bu dileği, Gamze Yeniay'ın mektubundan aktarmayı görev sayıyorum:

"Yönetime ne yazık ki ulaşmakta zorluklar yaşayabiliyoruz ya da umursanmayabiliyoruz ne yazık ki. Ekte de gördüğünüz üzere bir kombine hazırlandı. Bizler evimiz gibi sevdiğimiz Ali Sami Yen Stadı'mızın son kombinelerini -takım ne durumda olursa olsun- almaya devam ediyoruz. En kısa zamanda da umarım bitireceğiz.

O tribünü yeniden canlandıran, değiştiren değerli ağabeyimizi bu kombinelerde görmek istiyoruz. Bizim yaptığımız koreografiler koyuluyor nasıl olsa o kombinelerin üzerine.

Bu sene koreografi değil de canımız ağabeyimizi görmek istiyoruz. Lütfen dile getirin bu isteğimizi. Gamze Yeniay."