1. Armadaki Sevdalı El / Sefer Mücahit TORUN
ARMADAKİ SEVDALI EL
Hani bir şeyi çok seversin, onun için elinden ne gelirse yapmak istersin ya; yılmadan, vazgeçmeden, şikâyet etmeden, ödül beklemeden sırf sevginle başka hiçbir sebep yok. O sevgi için yaşarsın, mücadele edersin, savaşırsın ya işte öyle bir sevgiydi Metin Oktay’ da ki…
Sanki bir adım daha koşsa daha da mutlu olacak, bir gol dahi atsa sevinçten uçacaktı, işte böyle sevdalıydı armaya tıpkı dağı delen Ferhat gibi o da deldi aşkından Fenerbahçe’nin filelerini; içini kavuran Galatasaray aşkını, belki de sözlerle ifade edemediğini, bir mermi gibi ağları delerek anlattı bize.
Sahici aşk, en saf ve temiz duygu, cümle âlem vız gelirdi yanında; tıpkı Metin Oktay’ın armaya olan sevdası gibi. Tıpkı İzmir’den ayrılırken eşinin “Ya ben ya da Galatasaray” sözünden sonra yüzüğü çıkarması gibi. Ve yine tıpkı Fenerbahçe’nin yıllık 20 bin teklifine karşın Galatasaray ile 8 bin’e anlaştığında yüreğinin yerinden çıkması gibi evet işte bu, sahici aşk…
90. dakikada bile umutluydu, hırslıydı ve tabi ki sevdalıydı. Bu yüzden kraldı, bizim Taçsız Kralımızdı. O denli attığı gollerin ardı arkası kesilmedi. 6 kez gol kralı oldu lakin krallığı yalnızca bu değildi, krallığı kişiliğiydi; sevdasıyla, yeteneğiyle, cesaretiyle, efendiliğiyle baştan aşağı her şey… Hayatı boyunca 1 kez oyundan atılmasıyla, kendi çocuğunun doğumundan birkaç saat sonra hayata gözlerini yummasının ardından bir çocuğun aile ve baba özlemini gidermesiyle kraldı o, bizim Taçsız Kralımızdı.
Fair-play ruhundan asla ödün vermedi, kendinden sonrakilere hep örnek oldu Metin Oktay. Jübile maçının belli bir süresini, Galatasaray’ın en ciddi rakibi olan, Fenerbahçe formasıyla oynaması hala zihinlerde yerini koruyorsa bu onun eşsiz kişiliğinin bir neticesiydi.
Hemen hemen her insan karşılaşmıştır sevdasıyla; sevda bazen bir kişide, bazen bir hayvanda, bazen de bir şehirde çıkar karşımıza sessiz ve sedasız. Metin’in sevdası ise Galatasaray da çıktı karşısına, bir bülbülün gözyaşı kadar narin ve eşsiz aynı zamanda bir gülün dikeni kadar da vahşi ve acımasızdı bu sevda… Onu bir sarmaşık gibi saran, büyüten ve yeşerten bir sevdaydı; bu takıma, bu taraftara ve bu armaya olan sevdasıydı. Her müsabakada daha da kabaran bir sevdaydı bu, sanki o şefkatli elini bıraksa uçacaktı bu sevda belki de o yüzden hiç bırakmadı elini Metin OKTAY, akıllarda mıh gibi kalan o kalbindeki elini, o formadaki elini, o “Armadaki Sevdalı Elini.”
Sefer Mücahit TORUN
Eylül 2012
19 Ekim 2012 Cuma 00:24
|
|