Ana Sayfa Ana Sayfa

Galatasaray bir his takımıdır...


Galatasaray bir his takımıdır…

Çünkü, çok çok eski günlerde, tozlu-topraklı bir kenar mahallede, bütün çocuklar başka takımları tutarken -yalnızca-sarı-kırmızı renkleri sevmektir.

Aslında kaleci olmak isterken, ninesinin elinde tutup, sarı-kırmızı parçalı forma diktirmek, başka takımları tutmalarına karşın bütün “yukarı mahalle” çocuklarının kendisine özenip parçalı forma diktirmesine yol açmak, sünnet düğününde yastık altında birikmiş paralarla gidip forma ve şort almaktır.

Galatasaray bir his takımıdır…
Çünkü, bütün çocuklar sakızlardan çıkan futbolcu resimleriyle takımlarının ilk onbirini tamamlamaya çalışırken, Galatasaray’ın yedek onbirini de kurmaya çalışmak, Küçük Mehmet’in sadece “küçük” değil, “çilli “olduğunu, yaşının da “büyük” olanından fazla olduğunu ama takıma daha geç geldiği için “küçük” kaldığını bilmektir.

Metin Oktay’ı hiç görmeden, seyretmeden sevmek, 70’li yıllarda herkes Boğaz’ın öbür yakasındaki rakibi tutarken ve o rakip yeni palazlanmış bir Anadolu takımı ile rekabetteyken, siyah-beyaz tv’ da gösterilen ”Taçsız Kral” filmiyle bir kez daha Galatasaraylılığıyla gurur duymaktır.

Yine o filmde tribünde heykel gibi hareketsiz duran adamın kim olduğunu merak etmek, 90’lı yılların sonunda UEFA kupasına giden yolun arifesinde onun bir huzurevinde bulunmasına bir akrabasına kavuşmuş gibi sevinmektir (1).

Metin Kurt’u “Çizgi Metin, Halkçı Metin” olduğunu bilmeden sevmek, takımdan koparılışına üzülmektir. Sonraki Metinlerden “Küçük” olanının bir sakatlık sonucu futboldan kopuşunu unutmamak, onu bir ukde olarak içinde taşımaktır.

Ergenliğe vardığında, herkes kızlar için şiirler, şarkılar ezberlerken, sadece Galatasaray’a şarkılar yapmak, o sezon ligde zor tutunan takımın, puan durumunu, fikstrünü kesip cüzdanında, aile fotoğraflarının yanında taşımaktır (2).

O zamanların en çok satan gazetesinde (3) en arkadan bir önceki siyah- beyaz spor sayfasında yazan Baba Gündüz’ün yine aynı sezon bu dünyadan göç etmesine gözyaşı dökmektir.

Kerpiç bir sobalı evin “sobasız” odasında ders çalışıp, “final sınavları”nı atlatmaya çalışırken, yıllardır beklenen o şampiyonluğun deplasmanda alınmış bir beraberlik sonunda kaybedileceği kaygısıyla sabaha kadar gözüne uyku girmemesi, yatakta bir sağa, bir sola dönmektir (4).

Yine o sezon, hiç yenilmeden kaybedilmiş lig şampiyonluğunda, rakibin kale çizgisinden elle çıkarttığı topları, yine aynı rakibin geride olduğu bir maçta hakemin “ceylan” kesilerek uydurduğu iki penaltıyı “kahırla” unutmamaktır (5).

Israrla ve inatla geçmişte yaşanmış güzel günleri beklemek, ama o günlere olan inancı hiç yitirmemek, neredeyse de öğrenim hayatının sonunda şampiyonluğa, sabırla beklenen bir sevgili gibi kavuşmaktır (6).

Evet, GS bir his takımıdır…
“Türk olmayan takımları yenme” idealiyle kurulmuş takımının, deplasmanda üç yedikten sonra, kendi evinde beş attığını görmek, sadece “ağlamak istememek”, hüngür hüngür, zırıl zırıl ağlamaktır. Sokaklarda, caddelerde hiç tanımadığı insanlarla omuz omuza, kol kola halay çekmektir (7).

Evet, GS bir his takımıdır.
Yüzyıllardır Avrupa’nın kapılarından geri dönen bir halkın, kırık hançeresinden yükselen “Avrupa, Avrupa duy sesimizi” haykırışının, Avrupa’nın en şımarık milletlerinden birinin stadında, en kendini beğenmiş başka bir Avrupalıya karşı alınan galibiyetle gerçeğe dönüştüğünü görmektir ( .

(1) Karıncaezmez Şevki.
(2) 1979-80 sezonu.
(3) Hürriyet’in spor sayfası siyah-beyazdı.
(4) 1985-86 sezonu, 1-1 biten Malatyaspor maçı.
(5) Aynı sezon.
(6) 1986-87 sezonu, 14 yıl sonra gelen şampiyonluk.
(7) N.Xamax maçı.
(8 ) UEFA şampiyonluğu.

Süleyman Kalman
Eylül 2014


18 Kasım 2014 Salı 18:16

Atatürk ve Galatasaray
Unutmayacağız!
ultrAslan Forum
ultrAslan Ürünleri
Fotoğraf Galerisi
Copyright © 2001 - 2011 ultrAslan. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz.