HER ZAMAN HER YERDE! | Ali Alkan
Hollanda, 17 Milyon.
Şili, 17 Milyon.
Yunanistan, 12 Milyon.
Belçika, 11 Milyon.
İsviçre, 8 Milyon.
Kosta Rika, 5 Milyon.
Bunlar, 2014 Dünya Kupası’nda son 16’ya kalabilme başarısını gösterebilen milli takım ülkelerinden altısının 2013 nüfusları.
Peki ya Galatasaray?
30 Milyon.
Yani tahmini; Hollanda, İsviçre ve Kosta Rika nüfuslarının toplamı kadar, Galatasaray taraftarı var dünya üzerinde.
Fakat kalıp gibi duran bu gerçeğe rağmen, bugüne kadar gelmiş hiçbir yönetim bu büyük güç potansiyelini kullanamamıştır.
Onların gözünde taraftar (hatta birçoğuna göre ne yazık ki hâlâ seyirci), yalnızca mağazalara gidecek ürün alacak, futbol ve amatör branşların hepsinde kombine sahibi olacak kimselerden öteye geçememiştir. Oysa ki kulübü, taraftarıyla tam bir bütün haline getirmek, Galatasaray’ı bir spor kulübünden çok daha ötesine, ülkesine yön veren öncü bir sivil toplum örgütü haline dönüştürmek fikri, zamanın borsa sporları anlayışına karşı ayakta kalabilmesi için olmazsa olmazdır. Galatasaray’ı sadece futbolla ya da sporla sınırlandırmayıp, bu ülkede bir kültür meşalesi olmasını sağlayabilirsek, bir kulüpten çok daha fazlasını elde edebiliriz. Kökleri bu toprakların, kurulduğu günden bugüne en iyi eğitim kurumu olarak kalabilmiş Mekteb-i Sultanî’ye dayanan Galatasaray’ı; tiyatronun, sinemanın, edebiyatın kısacası kültürün sönmez meşalesi haline getirmemiz gerekmektedir.
Kulüp başındaki yöneticilerin genel itibariyle iş adamlarından ibaret olmaları, ülke insanlarının sosyoekonomik durumlarından pek de haberdar olmamalarına sebep doğuruyor. Bilet ve ürün fiyatlarında Avrupa standartlarını baz almaları da bunun en açık göstergesidir. Türkiye, kişi başına düşen gelir oranlarında İspanya ya da İngiltere maalesef değildir.
Yapılması gereken, kulübü tüm yönleriyle 30 milyon taraftara daha ulaşılabilir hâle getirmektir. Bu işe üyelik ücretlerinin düşürülmesi ile başlanabilir. Daha fazla üye, kulübe gelir açısından bir devamlılık sağlayacaktır. Ayrıca mağaza bazında taraftara biraz daha fazla hitap eden ürünler ve fiyatlarla, satışlarda başarı artacak bu şekilde korsanın önüne de bir nebze olsun geçilebilecektir.
Kulübü daha ileriye taşımayı sağlayacak bir başka güç ise elbette altyapıdır.
Bu konuda aslında şu örneği vermek çok yerinde olacaktır.
70 milyon nüfuslu ülkende çıkarabildiğin Sinan Gümüş varken, sen 5 milyon nüfuslu ülkeden çıkmış JoelCampbell’in peşinde koşuyorsan iki sezondur, endüstrileşmiş futbol düzeninde sadece tüketici rolü üstlenmiş ve ileriki dönemlerde bu çarkta dimdik ayakta durabileceğinin teminatını sağlayamamışsın demektir.
Tarihin köklü, başarıların sayfalarca, yaşayan efsanelerin en büyük hazinen iken sen hâlâ altyapıyı tam anlamıyla akademi havasına sokamayıp, bir sporcu fabrikasına döndüremediysen, bu ne yazık ki büyük bir başarısızlıktır.
Sürekli tüketir, hiç üretmezsen yaşamını devam ettirmekte zorlanırsın. İnsanın doğasında olan bu kural, günümüz spor çarkında da geçerlidir.
Ve tüm bunlar yapılacakken bizlerin yani kalbi her saniye Galatasaray ile atan taraftarların, elbette her zaman her yerde olduğu üzere atılacak tüm adımlarda, değil ellerini tüm varlıklarını taşın altına koymaktan zerre kadar çekinmeyeceğinden de kimsenin şüphesi olmasın.
Karıncaezmez Şevki’den Alpaslan Dikmen’e, Galatasaray için bir taşı alıp bir yere koymuş olanlardanız.
Her zaman, her yerde!
Eylül 2015 Ali Alkan
28 Kasım 2015 Cumartesi 00:07
|